1. Bölüm
Değerli basın mensupları, sözlerime selam ve saygılarımı sunarak başlıyorum.
Arzu edilen ve insanlığı aynı şekilde ilgilendirecek gündem değişikliği henüz gerçekleşmiş değil. Şu ana dek yaklaşık 33 milyon insana virüs bulaştı. Bir milyonu aşkın ölüm gerçekleşti. Avrupa’da vaka sayılarında artış var. Dünya Sağlık Örgütü salgında hayatını kaybedecek insan sayısının 2 milyonu bulabileceğini ileri sürüyor. Zaman zaman bizim de sizlerle paylaştığımız, bir anlamda “küresel ölçekli koronavirüs tablosu verileri” diyebileceğimiz veriler devletlerin Dünya Sağlık Örgütü’ne yaptığı resmi beyanları esas almaktadır. Söz konusu sayılar tespit edilmiş olanları içermektedir. Maalesef dünya vaka tespitinde yeterince atak ve kararlı, hatta istekli değildir. Böyle olunca salgına karşı gerekli ataklığı gösterenler aleyhine sonuçlar çıkarılabilecektir. Dünya nüfusunun bu denli hareketli olduğu bir çağda yaşanan bir salgında endişe verici olan tespit edilen vakalar değildir, endişe verici olan vaka tespit edilmemesidir. Salgında gözle görülmeyen her risk izole edilmiş riskten çok daha fazla korkutucudur
Aziz vatandaşlarım, eğer aziz ülkemiz hakkında şu veya bu spekülasyon varsa konuya böyle bakmalısınız. Amacı hastalıkla etkin mücadele olan, vakaya ulaşır, ilerlemiş vakanın müracaatını beklemez, salgını bir nevi doğal seyrinde bırakmak ve sadece aşıya odaklanmak yerine mücadeleyi günü gününe verir Bunun örneği, işte Türkiye’dir.
Aziz vatandaşlarım, bu dönemde sosyal davranışlarımız değiştiği gibi ruh durumlarımız psikolojilerimiz de değişti. Bazı konularda fikir birliğine daha kolay ulaşıyoruz bazı konularda fikir birliğine ulaşmakta zorlanıyoruz. Belirsizlik karşısında toplumda endişe / tartışmalı bir hava olması olağandır. Bunun aşılabilir düzeyde tutulması birlik ve beraberlik ruhuna zarar vermemesi önemlidir. Herkes bir yorum bir sorun ileri sürebilir başka kaygılar ortaya koyabilir, bu noktada unutulmaması gereken toplumun ortak bir meselesini ele aldığımız. Bunu yaparken de toplumun görünen veya çıplak gözle görülmeyen çıkarlarını korumamız gerektiği gerçeğidir. Bunu bir kez daha okumak istiyorum. Bu noktada unutulmaması gereken toplumun ortak bir meselesini ele aldığımız bunu yaparken de toplumun görünen veya çıplak gözle görülmeyen çıkarlarını korumamız gerektiği gerçeğidir. Yapılan eleştirilerde pergelin bir ayağı bu noktada olmalıdır. Pergelin bir ayağı burada ise diğer ayak istediği kadar geniş daire çizebilir.
Aziz vatandaşlarım, bu sözlerinden de anlaşılacağı gibi bugünkü konuşmamda bazı iddialarda huzurunuzda cevap vereceğim. Bu iddialar sağlık çalışanlarımızın tepeden tırnağa ter döktüğü, test sayılarımızın arttığı, vakaların temasları için seferber olduğumuz, salgınla mücadelede yerel tedbirleri devreye soktuğumuz,il il dolaşmaya başladığımız bir dönemde ileri sürülüyor. Herkes biliyor ki virüsün son tırmanışından sonra birçok yerde yaklaşık yarı yarıya bir düşüş sağladık. Aşı için önümüzdeki iki üç aylık zaman kaldığı da düşünülürse tünelin ucu ve ışık göründü. Bazıları bu tünelden emek vermeden sırf konuşarak başarılı çıkmak istiyor. Ve hazır alacakaranlıktayken yarın unutulacak bazı iddialar ileri sürüyor. Bu yolun emekçilerinin cevap hakkı vardır. Bu tedbirlere uyan ve devletine net güven duyanların da hakkıdır, onlar adına konuşacağım. Her şeyden önce kelimeleri yerli yerinde kullanmak gerekir. Salgınla birlikte hayatımıza giren bazı kelimeler oldu. Aşı konusunda kat edilen yol bu kelimelerde bazı değişikliklere yol açtı. Artık dalgalardan piklerden değil tedaviden bağışıklıktan bahsediyoruz, testten ve vakadan bahsederken şimdi daha çok taşıyıcıdan hastadan ağır hastadan söz ediyoruz.
Şunu bilmemiz gerekiyor her vaka hasta değildir. Çünkü testi pozitif çıktığı halde hiç bir semptom göstermeyenler var ve büyük çoğunluğu bunlar oluşturuyor. İz sürücüler olan filyasyon ekiplerimiz ağırlıkla bunları tespit ediyor. Bu kişilere asemptomatik pozitifler diyoruz. Bunların salgın açısından önemi bulaştırıcı yani taşıyıcı olmalıdır. Eğer tespit ve izole edilmezlerse salgının büyümesine yol açarlar. Gerekli destekle izole edildiklerinde bu kişilerin testi ortalama 1 hafta sonra zaten negatif çıkmaktadır. Söz konusu şartlar yerine getirildiği için bu gruptakilerin salgın açısından artık birinci derecede önemi yoktur. Bu durum salgının rutini olmuştur. Asemptomatik koronavirüs pozitifleri sürecin birinci dereceden sorunu görmek salgına bakışta hala Mart ayında kalmış olmak demektir. Küresel ölçekte geçerli bakış açısı da budur. Yukarıdaki açıklığa ilave olarak basitçe bilmemiz gereken diğer şey semptom gösteren kişinin taşıyıcı olduğu gerçeğidir. Salgının ilerlemiş aylarında sayıca biriken ve salgın ile mücadelede önem arz eden kişiler, hastalar, bunlar arasından çıkmaktadır. Artış gösteren hasta sayısına karşı öne çıkan konumuz sağlık sisteminin gücünü korumasıdır. Her gün açıklanan ve üzerinde durduğumuz yeni hasta sayısı asıl dikkat konusu olmalıdır.
O halde durumun özeti şudur: test sonucu pozitif çıkanların her biri bir vakadır. Bunların büyük kısmı belirti göstermeyen taşıyıcılardır. Kalan kısmı ise hastalık bulgusu olup tedavi altına alınan hastalardır. Bir kısmının evde önemli bir kısmını da hastanede takip ve tedavi ediyoruz. Hastanede tedavi altına aldıklarımızı ayrıca yatan hasta olarak raporluyoruz.
Ağır hasta tanımı nedir? KOVID-19 un viral solunum yolu enfeksiyonu olmanın ötesine geçip sistemik hastalık halini alması ve hastayı dış desteğe ihtiyaç duyar hale getirmesi durumunda hastayı ağır hasta olarak tanımlıyoruz. Kan oksijen düzeyi belli düzeyin altında olan veya entübe olan hastalarımızı bu şekilde rapor ediyoruz.
Demek ki belirtisi ister olsun ister olmasın testi pozitif çıkmış herkesi ifade eden vaka kelimesi ile hasta kelimesinin anlamı aynı değildir. Hasta ile ağır hasta arasındaki farksa açıktır. Sahadaki mücadele ile hastanedeki mücadele de artık kısmen ayrıdır. Salgının 6. ayında öne geçen, sağlık sisteminin kendisidir. Bunlar anlaşıldığı zaman her şey önem sırasında yerini bulur. İkinci ve son derece önemli bir konumuz var: bu konu, ahlakın, üzerinde spekülasyon yapmayı men ettiği bir konudur. Ölüm sayıları hakkında ilginç iddialar var. Bu konudan bir tartışma galibiyeti bekleyenlere sesleniyorum: sayısal bir galibiyet arıyorsanız lütfen ruhaniyeti çiğnemeyin. Kayıplarımıza saygı gösterin.
Ölüm sayılarıyla skor arayışında olanlar, sayıları gerçeğinden yüksek göstermeye çalışanlar nerede dayanak arıyor. Türkiye’de ölüm bilgileri iki kaynakta toplanmaktadır: biri belediyelerimizin e-devlet veritabanında da yer alan defin sayılarıdır. Diğeri Türkiye İstatistik Kurumu’dur. Söz konusu iki ayrı veri tabanının birlikte kullanımı yanlıştır. Ayrıca ölüm raporlarında bulunan bazı kategorik bilgiler yanlış yorumlanıyor. Öncelikle ölüm sayıları konusunda açıklık getirmek istiyorum. Ölüm bildiriminde kullanılan form yeni değildir. 2013 yılından beri kullanılmaktadır. Bu belgede yer alan 2 hane önemlidir: bu hanelerden biri ölüm şekli, diğeri ise ölüm nedenidir. Ölüm şekli hanesinin amacı şu bilgiyi vermektir: ölen kişi mesela silahlı saldırı gibi adlı bir vakayla veya normal bir ölüm mü? Bu sorunun cevabı doğal ölüm veya adli vaka sonucu ölümdür. Bu haneye, hastalığa bağlı doğal ölümün izah için, bulaşıcı hastalık veya bulaşıcı olmayan hastalık açıklaması da eklemiştir. Kayıtlar bu yılki toplam ölümlerin yaklaşık onda birinde ölüm şeklinin bulaşıcı hastalık sonucu doğal ölüm olduğunu göstermektedir. Onda dokuzu ise bulaşıcı olmayan hastalık yaşlılık ve benzeri şeklinde işaretlenmiştir. Bu hanedeki bilgi, ölümün nedenini hastalık bazında göstermez. Buradan Kovid-19 ölüm sayıları anlaşılmaz. Bulaşıcı tek hastalığın Kovid-19 olduğunu düşünen varsa yanılıyor. Raporda ölüm nedeni hanesi asıl bilgi veren kısımdır. Bu hanede hastayı takip eden doktorun kaydı ikinci bir hekim tarafından onaylanarak kesinleşmektedir. Defin sonrası alınan kesin ölüm raporunda hastanın onaylanmış ölüm nedeni bu hanede yer almaktadır. İstatistiklerde KOVID-19’un ölüm nedeni olarak gösterilebilmesi buradaki veriye dayanır.
Vefat sayılarına ilişkin yanıltıcı iddialar bazı belediyelerin açıklamalarına dayanıyor. Belediyelerin e-devlet veritabanında da yer alan mezarlık bilgi sisteminde söz konusu ildeki defin sayıları yer alır. Defin raporları ise kişilerin öldüğü ilde verilir. Ölen kişi ya öldüğü ilde veya resmen ikametinin olduğu ilde ya da ailesinin uygun gördüğü ilde, memleketinde defnedilebilmektedir. Üç ayrı yer, üç ayrı il söz konusudur. Belediyelerin verileri kendi illerindeki defin sayılarını ortaya koyar. Türkiye İstatistik Kurumu verilerinde dağılım, ölen kişilerin ikamet adresine göre yapılmaktadır. Yani kişi İstanbul’da yaşadığı halde ikamet adresi şayet Sivas ise TÜİK onu Sivas olarak kaydeder. Dolayısıyla belediye ile TÜİK verileri arasında bir fark oluşur. Bu farkı yılın 9. ayında görürsünüz fakat 31 Aralık’tan yeni yıla devrettiğinizde toplam vefat sayıları iki kaynakta eşitlenir. 11 il belediyesi verilene bakıp sonuç çıkarmak veya bu iki kaynağı harmanlamak yanlıştır. Yılın sonu beklenirse TÜİK verileri ile diğer verilerin çakıştığı zaten görülecektir.
Şu bilinmelidir, devletin ve salgınla mücadelenin itibarını zedelemek isteyen kendi itibarını zedeler. Birinin ölümünü saklamaya ise imkan yoktur. 2020 yılındayız, hayatta olanı ölmüş gösteremeyeceğiniz gibi öleni de hayatta göstermeniz mümkün değildir. TÜİK verilerine göre geçtiğimiz yılın ilk 9 ayında ölüm sayısı 329.274’tür. Yıllık öngörülen %2,2 oranında artışla bunun şimdi 336.518 olması beklenmektedir. Şu ana dek KOVID-19 kaynaklı ölümler dahil 339.026 ölüm gerçekleşmiştir. Yani aradaki fark 7.244’tür. KOVID-19 kaynaklı tespit edilmiş ölümlerin sayısı ise 8.062’dir, daha az veya daha fazla değildir. Ölüm nedenleri TÜİK tarafından Dünya Sağlık Örgütü’nün standart sınıflamasına göre yayınlanır. Bu sınıflamada enfeksiyon ve parazit hastalıkları başlığı altında 21 alt başlık ve 932 hastalığı bulunmaktadır. Bağırsak enfeksiyonları, hepatit, tüberküloz, AIDS bunlardan bazılarıdır. KOVID-19 ise şu an için en çok akla gelendir. Geçtiğimiz yılın ilk 9 ayında 21 başlık altındaki 932 Hastalık sebebiyle ölüm sayısı 8.977’dir. Bu yıl ise sayı KOVID hariç 8.785’tir. Geçen yıla göre üstelik daha azdır. KOVID ölümlerinin Bulaşıcı hastalık başlığı altında verilmediği açıktır. Bunları sırf bulaşıcı hastalık sebebiyle KOVID-19 hanesine yazan varsa yanılıyor. Bu kapsamda açıklamaları yapmak zorunda bırakıldığımız için gerçekten üzgünüz. Salgınla mücadelede gelinen noktayı anlatmak ve tedbirler üzerinde durmak yerine bunlara zaman ayırıyor olmamızı lütfen bağışlayın.
Aziz vatandaşlarım, biz şimdi asıl meselemize dönelim. Bizim birbirimizi anladığımızdan, karşılıklı ödevlerimiz ve mecburiyetlerimiz olduğundan hiç şüphemiz yok. Bilelim ki salgınla mücadele sürecinde devletimiz halkının sağlığı kadar ulusal çıkarlarını da korumaktadır. Çünkü bu virüsün saldırısı sadece insan vücuduna değildir, eğitimedir, hayatın bütün alanlarınadır. Salgın devletin vatandaşlarına karşı yükümlülüklerini de hedef almaktadır. O yüzden mesuliyeti olmayan bazı kişilerin bazı tenkitleri fotoğrafın bir noktasına mercekle bakıp leke aramaktan farksızdır.
Yolun en güç kısmını aştığımıza inanıyorum. Tedbirleri titizlikle devreye soktuğumuzda korkunun yerini özgüven alıyor. Son 3 hafta içinde yapılan bölgesel müdahalelerin sonuçlarını gördük. Yüksek artışlardan söz ettiğimiz birçok ilimizde başarı sağladık. Geçtiğimiz haftalarda Diyarbakır, Van, İzmir ve Samsun’a değerlendirme ziyaretleri yapmıştık. Değerlendirmelere civar ileri de dahil ettik. Bir haftayı da İstanbul’da yapılan çalışmaları gözden geçirmeye ayırdık. Böylece toplam 23 ilimizin sağlık altyapısını ve yürütülen faaliyetleri detaylı bir şekilde masaya yatırmak fırsatı bulduk. 2 hafta önce toplantımızda Ankara’daki durumu değerlendirmiş sayılarda artışının yüksek olduğunu ifade etmiştim. Bu artış sadece Ankara ile sınırlı değil. Anadolu’nun birçok bölgesini etkileyen bir durumdu. En fazla dikkat çeken yer Ankara’daydı. Ankara’da hasta sayısı son 2 hafta içinde yarı yarıya azaldı. Bunu hastanelerimizdeki yoğunluğun azalışından da anlamak mümkündür. Testlerin erken sonuçlanması, tedaviye daha erken başlanması, filyasyon ekiplerinin arttırılıp filyasyon süresinin kısaltılması, temaslı takibi ve izolasyon, semptomlardan hızla numune alınması ve izolasyon, etkili olan ve bilinen hususlardır. Aile hekimlerinin yanı sıra Ankara özelinde kurulan çağrı sisteminde 110 görevli evleri arayıp semptom takibi yapıyor. Son bir ayda oluşturduğumuz 120 kişiden oluşan doktor ekipleri evlere giderek hasta takibi yapıyor. Üçer kişiden oluşan 780 filyasyon ekibimiz sahada. Sadece Ankara için söylüyorum. Bu tedbirlerle son 10 gün içinde günlük hasta sayısı yüzde 60’a yakın oranda azaldı. İstanbul’un iki katı olan vaka sayısı İstanbul’un da altına indi. Buna paralel olarak yoğun bakımda yatan hasta sayımız da ağır hasta sayımız da azalmış oldu.
Kıymetli vatandaşlarım, gerekli her sözü bu konuşmaya sığdırma imkan yoktu. Aşı ile ilgili gelişmeler üzerinde maalesef duramıyorum, fakat denemelerin çok ötesine geçildiğini vurgulamak isterim. Türkiye olarak tedarik girişimlerini başlattık. Yaş ve kronik hastalık önceliğini gözeten bir aşılama programımız olacak. Bağlantıda olduğumuz ülkeler aşıdan sonuç aldıklarını rapor etmektedir. Bu sürece paralel olarak yerli aşı çalışmalarımız devam ediyor. Halen 13 çalışma var. Bunlardan faz 1 deneylerine başlamak üzere olanlar var. Hayvan deneyleri büyük ölçüde tamamlanmıştır. Çok yakında kendi aşımızın üretimine başlayacağımıza inanıyorum.
Sözlerime bu haberle son verirken, şu an için elimizdeki gücün tedbir olduğunu tekrar hatırlatmak istiyorum. Hepinize selam ve saygılarımı sunarım.
2. Bölüm
Şimdi bugünün tablosunu sizinle grafiklerle birlikte paylaşmak istiyorum. Bugünkü tablomuza, gördüğünüz şekli ile, turkuaz görünümünden farklı olarak, daha önce var olan bilgilere ilave yeni bilgiler ilave etmiş olduk. Yani, daha önce var olan, bugünkü 3 sütunda bu verilmiş oldu, ilave, ortaya bir sütun daha konuldu. Bu ilave sütunun maksadı, bundan sonra konuşmamda da ifade ettiğim şekli ile, bundan sonraki dönemde özellikle bizim daha çok, sahada yoğun filyasyon yapmamız, teması takibi yapmamız, aile hekimliğinin devrede olması, artı sağlık sistemimizin / kuruluşlarımızın hasta yükünü takip edebilir olmanın önemli olduğu bir dönemde olduğumuz için bu tabloya ilave yapıldı.
Bu şekilde baktığımızda, -orta sütunda- haftalık yatak doluluk oranımızı ilave etmiş olduk, %49,3. Erişkin yoğun bakım doluluk oranımız ise yüzde altmış %67,1. Ventilatör doluluk oranımız %32,3. Ayrıca bir rakam daha veriyoruz, aile hekiminin izlemesini önemsiyoruz filyasyon ekibiyle birlikte, aile hekimi izleme oranı %82. Ortalama filyasyon / iz sürme süremiz ise 13 saate kadar düştü. Ortalama, temaslıyı takip etmemiz tespit etmemizin süresi de şu an 8 saate kadar indi. Dolayısıyla bu orta sütunda daha çok doluluk, sağlık kuruluşlarımızın yükü, ne durumda olduğunu göstermek, bir de sahada daha aktif olmak istiyoruz. Şu dönemde yaygın filyasyon yapmak istiyoruz. Özellikle bunun son derece sonuç getirici olduğunu çok iyi biliyoruz. Dünyada yapılmayan filyasyonu her geçen gün daha etkin hale getirerek özellikle erken dönemde daha yoğun test yapan ve filyasyonu güçlü kılan ve izole eden bir yaklaşımın pandemide sonuç alacağına inanıyoruz. Ve önümüzdeki dönemde de test sayılarımızı her geçen gün daha da arttırmak istiyoruz. Bu çerçevede baktığınızda şu an test sayımız 112.098. Bu test sayımızı önümüzdeki 3-4 hafta içerisinde 200.000 rakamlarına kadar çıkarmak istiyoruz. Bugünkü hasta sayısı ise 1.391. Bugün vefat sayısı 65. Bugün iyileşen hasta sayımız ise 1.245. En sağda olan sütun da daha önce yine aynı bilgileri içeren toplam test sayısını, toplam test sayımız 10 milyonu geçmiş durumda. Hasta sayısı 318.613. Vefat sayımız 8.195. Zatürre oranımız yüzde 6.4’e kadar indi. Nisan ayında yüzde 30’a yakın olan zatürre oranı neredeyse 5’te 1 oranına inmiş oldu. Eğer bu zatürre oranı bu oranda düşmemiş olsaydı şu an sağlık kuruluşlarımızdaki yük 5 kat daha fazla olmuş olacaktı. Buradaki erken tedavi ve filyasyonu özellikle altını çizerek söylemek istiyorum. Ağır hasta sayımız ise 1.516, iyileşen hasta sayısı 279.749.
Yani bundan sonra daha geniş, var olan bilgilere ilave, hem 1. basamak filyasyon ve aile hekimi izlemi oranlarını hem de sağlık kuruluşlarımızdaki erişkin yoğun bakım / erişkin hasta yatak ve ventilatör doluluk oranlarımızı da haftalık olarak vermiş olacağız. Bu tablo özellikle vaka sayısını ve zatürre oranını gösteriyor. Her bir daire bir ili göstermekte. Ve burada özellikle sağ tarafa doğru kaydığında, daha çok zatürre oranının yükseldiği, yukarıya doğru çıktığında hasta sayısının arttığını gösteren bir tablo. Dolayısıyla burada ne kadar sol alttaki kareye doğru yerleşim olursa, hem zatürre oranının hem vaka oranının düştüğünü gösteriyor. Bu vaka ile zatürre oranı göstergesi. Dolayısıyla burada sol altta gördüğünüz gibi her geçen gün ağırlıklı illerin oraya doğru indiğini, yaklaşık on oniki ilin vaka sayısında biraz artışın olduğunu, çizginin dışında karenin dışında kaldığını, bir tane ilimizin de pnömoni oranının biraz daha yüksek olduğunu görmüş oluyoruz. Bunlardan birkaç ilimiz: özellikle Adıyaman Elazığ Malatya olduğunu söyleyebilirim.
Türkiye’de yatak doluluk oranları. Özellikle ben yatak sayısı itibariyle söylemek istiyorum. Burada yatak doluluk oranlarını verdiğimizde 234 bin yataktan bahsediyoruz, yoğun bakım doluluk oranı derken yatak sayımız 40.850’den bahsediyoruz, ventilatör doluluk oranı derken 24.299’dan bahsediyoruz. İstanbul vaka sayısı %2,8 oranında düştü. Servis yatak doluluk oranımız İstanbul’da %51,1. Yoğun bakım doluluk oranımız %61,3. Ventilatör doluluk oranımız %35,8. Burada özellikle şunu söylemek istiyorum, burada doluluk oranlarından bahsettiğimiz, KOVID hastalarından sadece bahsetmiyoruz, KOVID hastaları dışında bütün hastaların doluluk oranından bahsediyoruz. Dolayısıyla biz burada yatak doluluk oranından bahsederken toplam 40 bin ve var olan erişkin yoğun bakım yatak sayımız ise 28 bin. 28 binin %61’inden bahsediyoruz. Yani %40’a yakını boş demektir. %40’a yakını boş demek 28 binin %40’ı demek. Yani 12 bine yakın, 11.800’lere yakın, yoğun bakım yatağının boş olduğunu gösteriyor. 12 bine yakın yataktan bahsediyorum. Peki ağır hastamız ne kadar? Ağır hastamız 1.500’lerde. 1500’lerde olan ağır hastamız, yani şu anlaşılmasın %61 %100’e daha yakın, 1.500 ağır hasta ile 2000-2500 ağır hasta olduğunda %100 tamamlanacak gibi düşünülmesin. 12 bine yakın yoğun bakım yatağının boş olduğunu, bunun da %38,7’nin karşılığı olduğunu ve burada ağır hastamızın 1.500 lerde olduğunu,yani arada daha 10.000 gibi bir yataktan bahsediyoruz, boş yataktan bahsediyoruz. Sağlık yükününün bu anlamda ne kadar bizim için aslında sorun oluşturmadığını, bu anlamda %51,1, yani yarı yarıya yatağımız ki burada 100 bine yakın yatağın boş olduğu anlamına gelir, servis yatağı için söylüyorum, o anlamda bir sorun olmadığını göstermek için özellikle ifade ediyorum.
Ankara’da vaka sayısı, servis yatak doluluk oranı %51, yoğun bakım doluluk oranı %76,5 , ventilatör doluluk oranı %125,8. Bu vaka sayısı düşüklüğü son haftayı gösteriyor, 3 hafta öncesine göre düşüş %60’larda. İzmir: vaka sayısı %26 düştü, servis yatak doluluk oranı %47.9, yoğun bakım doluluk oranı %74,5, ventilatör doluluk oranı %46.6. Bu anlamda bir sorun olmadığını ve vakanın ve de hastaların, serviste yatanların daha da düştüğünü söylemek istiyorum.
Konya, özellikle artan ve uzun süre devam eden illerimizden biriydi. Konya’da vaka sayısı %43,5 oranında son 10 gündeki düşüş. Son 3 hafta, yani 20 gün içinde Konya’daki vaka sayısı 4’te 1’e indi. Servis yatak doluluk oranı %46.6, yoğun bakım doluluk oranı %73.8, ventilatör doluluk oranı ise %29.9, yani bu anlamda bir sorun olmadığını söyleyebilirim.
Teşekkür ediyorum, sorularınızı alabilirim.
3. Bölüm
Yeşim Sert Karaaslan – Anadolu Ajansı
Sayın Bakan daha önceki yapılan toplantıda covid-19 riski bulunan kişilerin takibinde kullanılmak üzere akıllı bileklik uygulamasından bahsetmişsiniz, uygulama hayata geçirildi mi, neleri içeriyor, ve şu anda hangi aşamada? Teşekkür ediyorum.
Fahrettin Koca:
Ben teşekkür ediyorum. Özellikle akıllı bileklik ile ilgili geçen hafta bahsetmiştim, iki hafta önce daha doğrusu. Akıllı bileklik uygulaması zorunlu olmadıkça kullanmaktan yana değiliz ama akıllı bileklikte GPRS üzerinden çalışan, Google Map ve HES’in çakıştırıldığı ve kesildiğinde veya belli bir mesafeden sonra hareket edildiğinde uyarı veren bir sistemden bahsediyoruz. Bununla ilgili yazılım yapıldı, bir noktaya gelinmiş oldu. Ayrıca sabit, evde gerektiğinde sabit bir yere takılabilen, mesafeyi bizim ayarlayabilir olduğumuz aileden birden fazla kişi varsa gerektiğinde birden fazla kişinin de takip edilebilir olduğu, yani 30 metre 40 metre 50 metre gibi bir aralık vermeniz gerekiyorsa onun tanımlandığı, ve o mesafe aşıldığında yine uyarı sistemi ile devreye giren bir sistem üzerinde çalışıldı, şu an yapıldı. Ben doğrusu şu uygulamadan yanayım: bu akıllı bilekliği daha çok evde izole olmak istemeyen veya evde bir şekilde izole olmasından endişe ettiğimiz izole olmayan kişilere uygulanması gerektiğini, sabit olanın ise akıllı telefonu olmayan kişiler için gerektiğinde devreye girmek üzere kullanılmasını düşünüyoruz. Yani yaygın herkese bileklik tarzında değil daha çok evde izole olma durumunda sıkıntı gördüğümüz, şüpheli bulduğumuz, sorun yaşadığımız kişiler için. Şimdi biliyorsunuz yurt alternatifi sunuyoruz. O durumda bileklik alternatifi sunmak istiyoruz. Önümüzdeki haftalar bu konu ile ilgili gelişmeyi daha net ifade etmiş olurum. Teşekkür ederim.
Utku Şimşek – İhlas Haber Ajansı
Efendim, okul öncesi ve 1. sınıflar için yüz yüze eğitim kısmi de olsa başlamıştı, bu öğrenciler de şu ana kadar herhangi bir vaka gelişti mi? Vakalarda ki bu düşüş eğilimi devam ederse ara sınıflarda da yüz yüze eğitime geçirmeyi planlıyor muyuz?
Fahrettin Koca:
Teşekkür ediyorum. Bugün eğitimle ilgili durum konuşuldu bilim kurulumuzda. Ve şu ana kadar hazırlık ve birinci sınıflarla ilgili yüz yüze olan eğitimde ciddi herhangi bir sorun yaşamadık. Pazartesi günü kabine toplantısında da bilim kurulunun önerisi gündeme alınmış olunur. Önümüzdeki haftalar, bizim daha önce de bilim kurulunun düşündüğü, biliyorsunuz, hazırlık 1 ve 2. sınıflar şeklinde idi, muhtemelen 2. sınıflar, 8 ve 12’ler için bununla ilgili bilim kurulunun bir önerisi var, bunu netleştirip sunmuş olacağız. Gelecek hafta bu konu ile ilgili daha net bir karar alma sürecine gelinirse zaten açıklanmış olur.
Çağla Gül Tuncer – TRT Haber
Efendim, bilim kurulu üyesi Alpay Azap Ankara’da bir ilçede toplum bağışıklığının sağlandığını söyledi, buna benzer örnekler var mı, şu anda toplum bağışıklığında ne noktadayız? Teşekkür ederim.
Fahrettin Koca:
Bununla ilgili biliyorsunuz 153.000 kişi ile ilgili yaptığımız Türkiye genelinde bir çalışma olmuştu. Hem antikor bağışıklığı hem de pozitifliği, virüs tespit etme ile, PCR yöntemi ile bir çalışma yapılmıştı ve o dönemde rakamları açıklamıştık. Yani 0,28 taşıyıcılık %0,82 gibi de koruyuculuk, bağışıklık söz konusu idi. Aradan iki aydan fazla zaman geçmiş oldu. Biz bu çalışmayı yeniden tekrarlama kararı aldık. Önümüzdeki zannediyorum bu hafta veya bu hafta biraz zor olabilir, muhtemelen gelecek hafta başlanmış olur. Aradaki farkı da yani taşıyıcılık ne durumda, salgının özellikle bu arttığı şu dönemde, artı bağışıklık durumunu da aradaki farkı görmek istiyoruz. Önümüzdeki haftalar buna başlamış olacağız. Zaten sonuçlar çıktıkça da sizinle paylaşmış oluruz. Teşekkür ediyorum.
Meltem Özgenç – Hürriyet Gazetesi
Sayın bakan, ülke genelindeki yoğun bakım yatak doluluk oranlarını ve ventilatör doluluk oranlarını açıkladınız. Bu sayıya özel hastanelerin yatak sayıları ve ventilatör doluluk oranları da dahil mi? Bu arada İçişleri Bakanlığı genelgesine göre artık HES kodu olmayanlar toplu taşıma kullanamayacak, bunu doğru mu yorumluyoruz, ya da artık cep telefonu bulunmayanlar yabancılar otobüse metroya binemeyecek mi efendim, bu konuda nasıl bir çalışma yapılıyor?
Fahrettin Koca:
Ben teşekkür ediyorum, özellikle bu konuyla ilgili biliyorsunuz bilim kurulumuzun daha önceki toplantılarında HES kodunun yaygın kullanılması noktasında bir önerisi olmuştu ve olabildiğince bu HES kodunu yaygınlaştırmak istediğimizi söylemiştim biliyorsunuz. Bu çerçevede ulaşımda da özellikle HES kodunun yaygın kullanılmasının önemini biliyoruz. Burada özellikle kart sistemine işlenerek pozitif veya riskli olan kişilerin binmesi önlenmiş, olacak ama hiçbir şekilde yabancı gibi olan herhangi bir telefonu olmayan kişilerle ilgili bu sorunlar yaşanabilir, biz daha çok ağırlıklı bu dönemde pozitif olup kartları olan, geçişlerde gerektiğinde bloke edebileceğimiz bir sistemin devreye girmesini önermiştik. Bununla ilgili de İçişleri Bakanlığı’mızın bir genelgesi oldu. O da bundan sonraki süreçte yaygın olarak kullanılmış olacak. Konaklama tesisleri dahil olmak üzere. Biz özellikle İl Hıfzıssıhha kurullarının kendi bölgelerinde, gerektiğinde bunu daha yaygın parklar dahil olmak üzere, eğer bölgede bir salgın farklı söz konusu ise, o durumda da İl Hıfzıssıhha kurulları çok rahatlıkla HES’i yaygınlaştırmak üzere bu kararları alabilir diyoruz. Teşekkür ediyorum.
Aykut Yılmaz, Milliyet gazetesi
Sayın Bakan ek ödeme ile ilgili tartışmalar sürüyor, son olarak bir genelge sözkonusu ve bu genelgeye göre tabip dışı görev yapan profesörlere %16 din görevlilerinin ise %100 oranında ek ödeme alacağı iddia edilmişti, bu iddialara ilişkin neler söylersiniz efendim? Teşekkürler
Fahrettin Koca:
Ben teşekkür ediyorum, özellikle son derece talihsiz buluyorum, burada kastedilen, biliyorsunuz, hizmetliler sınıfı var, yardımcı hizmetler, bu yardımcı hizmetlilerin ek ödemeleri düşük. Yardımcı hizmetler içinde bahçıvan da var, berberde var. Bu anlamda tanımlanmış 11 sınıf var. Bunun içinde gassal da bulunuyor. Yani vefat edenleri yıkayan, özellikle KOVID özelinde, yıkayan kişilerle ilgili yapılan bir uygulamaydı ve burada da oran %100 gibi görünen, ortalama 200 – 250 liradan bahsediyoruz. Yani berber bahçıvan gibi o sınıfın içinde yer aldığı için, o sınıfın hepsine daha önce Ocak’ta aldığı verilen ek ödemeyi tamamlamak üzere %100 gibi bir rakama tekabül etti. %100 oranı 200-250 liraya karşılık gelen bir şey. Maaşının %100’ü değil. Buradaki sınıf da gassallarla ilgili olan, yani cenazeyi yıkayan kişilerle ilgili olan bir durumdu. Bunun istismarı son derece… hiç doğru olmamıştır, ve bunun siyasete kurban edilmemesi gerekiyor. Yani gassal vefat eden birisini yıkayan kişiye 200-250 liraya karşılık gelen, %100 dediğiniz, bahçıvan ve berber dahil olmak üzere hizmetli sınıfına verildiği için orada da aynı sınıfa verilmek üzere aynı sınıfta olduğu için yıkayanlara da verilen bir orandı. Bu oranın %100 ü maaşının %100 ü değil bu oranın %100 karşılığı 200 – 250 liradan bahsediyoruz. Teşekkür ederim.
Fatmanur Boylu – Habertürk Televizyonu
Efendim, benim sorum futbolla ilgili, sporla ilgil. Liglerin seyircili oynanması ile ilgili olarak bazı yabancı ülkelerde %30 seyircili oynanması kararı alındı. Bu anlamda bilim kurulunun federasyonla bir görüşmesi var mı seyirci ile oynanması ile ilgili. Teşekkürler.
Fahrettin Koca:
Ben teşekkür ediyorum. bu konu gündemimizde bu hafta olmadı. Özellikle salgının şu döneminde seyircili oynanmaması şeklinde daha önce bir önerimiz olmuştu biliyorsunuz. Bu konu şu an için salgının bu döneminde tekrar gündem olmadı. Önümüzdeki haftalar salgının seyrine göre localardan gerektiğinde başlamak üzere gündeme alabiliriz. Ama şu an bu hafta gündeme gelmedi. Teşekkür ediyorum.
Yeşim Karacaoğlu – Fox Haber:
CHP Milletvekilil Murat Emir’in bir iddiası olmuştu toplam vaka sayısına ilişkin bir iddiada bulundu, bunu da bir belgeye dayandırdı. Sağlık Bakanlığı laboratuvar bilgi yönetim sisteminden olduğuna dair bir belge ile Bakanlığın 10 Eylül’de açıkladığı vaka sayısının çok aksi rakamları iddia etti, yani o gün 1.512 diye açıklanan rakamın aslında 29.377 kişi olduğunu, aynı gün yapılan test sayısının da 158.022 olduğunu iddia etti. Bu belge ve iddia doğru mudur, doğruysa bugüne kadar aslında biz bu açıklanan rakamları neden duymadık. Buna yönelik açıklamanızı rica edeceğim.
Fahrettin Koca:
Teşekkür ediyorum. Belgenin üzerine, belge denilen, iddia edilen evrakla ilgili, üzerinde tarih yok. Hangi tarih aralığında alındığına dair bir not yok. Artı bizim SİNA olarak kullandığımız yazılım programımızda böyle bir arayüz yok. Ve o gün için sözlü söylenen, 10 Eylül olduğu söylenen gün için yapılan test sayısı ise 112 binlerde. 152.000 olduğu söyleniyor. 112.000 testin yapıldığı gün için 152 bin olduğu söyleniyor, neresinden bakıp yorum yapacaksınız? Ben konuşmamda da ifade etmeye çalıştım, özellikle salgının seyrinde yapılan mücadele son derece önemli. Biz sahada tespit edilen herkesi özellikle filyasyonunu yapıyoruz, temaslı takibini yapıyoruz. Herhangi bir vatandaşımızı gizleyerek temaslı takibi yapmıyoruz ve burada temaslı takiplerini bütün vakalar için yapıyoruz. Ben vaka ve hasta tanımını da konuşmamda izah etmeye çalıştım. Bunun dışında bütün vakalar ayrıca güvenlikli alan oluşturma noktasında devrede olan HES sisteminizin içinde. Yani bütün vakalar HES’te söz konusu. Dolayısıyla siz vakayı gizleyerek filyasyonu önleyebilir misiniz, vakayı gizleyerek HES kodunda güvenlikli alanı ortadan kaldırdığınızda bu salgınla mücadele edebilir misiniz? Eğer denilen şekilde olmamış olsa idi, şu dönemde bu kadar vakanın iddia edildiği bir ortamda hastanedeki yatak doluluk oranlarımız halen niye %50 altında? Yoğun bakımlarda doluluk oranlarımız niye %66’larda? Dolayısıyla vatandaşımız şunu bilsin: bizim verdiğimiz tablodaki bütün bilgilerin hepsinin, tamamının doğru olduğunu söylemek istiyorum. Altını özellikle çiziyorum, tablodaki bütün veriler bütün rakamlar doğrudur. Ve mücadelede de özellikle şu dönemde, gizlenerek herhangi birşey yapılmıyor, mücadele hem filyasyon, hem HES kodu dahil olmak üzere, hem temaslı takibi dahil olmak üzere bütün pozitif tespit edilen vakalar üzerinden yapılıyor. Siz eğer bunu yapmazsanız Ankara gibi bir ilimizde, İstanbul’un iki katı kadar 2-3 hafta önce olan bir ilimizde, %60’a yakın vaka oranını düşürebilir misiniz? Gizleyerek bu yapılabilir mi? Teşekkür ediyorum.
(Gazeteci Yeşim Karacaoğlu tekrar söz alarak:)
Efendim, bir şey ekleyebilir miyim? “Vaka sayısı ile hasta sayısının tanımını yaptım” demiştiniz ama, şimdi biraz önce sözlerin içinde de dediniz ki “öyle olsaydı rakam, bizim yoğun bakım yatak veya doluluk oranlarımız niye bu kadar az kalırdı” dediniz. Şimdi bu durumda her vaka hasta değilse ve iki ayrı bir tanım varsa doluluk oranlarında da açıklamanızda da bir karşıtlık olmuyor mu? Ya da yanlış mı anladık?
Fahrettin Koca:
Doluluk oranları hastanede yatan vakaların, toplam yatak içindeki oranını söylüyorum ben ve bunu söylerken yoğun bakım yatak sayımız ne kadar, yoğun bakım yatak sayımız 28.000. Sadece salgın döneminde ilave ettiğimiz yoğun bakım yatak sayısı 3 bine yakın oldu. Peki ağır vaka sayımız ne oldu, 1500’lerde. Yani ilave ettiğimiz 3 bin yatağın yarısını ancak ağır hastalarımız oluşturmakta. Dolayısıyla sadece KOVID’li hastalarla ilgili değil, bütün hastaların oranı olarak %66’yı söylüyoruz. Doluluk oranlarını söylüyoruz, sadece KOVID’liler için söylemiyoruz. KOVID’lilerin buradaki 28.000 içindeki ağır hastanın 28 binin yüzde 66’sı ve bunun da % aşağı yukarı beşine yakını ağır hastalar oluşturuyor. Denilen olmuş olsa böyle mi olur diyorum. Teşekkür ediyorum.
Öykü Tüccar – NTV
Konuşmanızın başında, her hasta her vakanın artık hasta kabul edilmediğini söylediniz…
(Bakan bey araya girerek) “Artık” değil, öyle zaten. Yani asemptomatik olan vakadan bahsediyoruz. Hasta, semptomu olan kişiden bahsediyoruz. Asemptomatik ve semptomatik. Semptomatik vaka hasta, asemptomatik vaka, vaka.
(Gazeteci devam ederek) Ben de o zaman şunu sormak istiyorum. Tablodaki “yeni vaka sayısı” “yeni hasta sayısı” olarak değiştirilmişti, bu asemptomatikler bu rakam içerisinde değil mi? Eğer değillerse Türkiye’de kaç asemptomatik pozitif vaka var şu anda? Ve bunlar da tabloya eklenebilecekler mi?
Fahrettin Koca:
Ben teşekkür ediyorum. Bizim verdiğimiz günlük hasta sayısı, zaten 29 Temmuz’dan itibaren de günlük hasta sayısı olarak verdik, verdiğimiz bilgi bu. Teşekkür ederim.
Ozan Ulaş Caymaz – Haber Global Televizyonu
Efendim, daha önce de dile getirmiştiniz, yakın zamanda sağlıkta istihdama yönelik yeni bir atama olacağına. Detayları belli oldu mu, hangi branşta kaç personel alımı yapılacak? Keza Cuma günü Konya Şehir Hastanesi’nin resmi açılışı olacak, atamada yine Şehir Hastanesi de dahil olacak mı? Teşekkürler
Fahrettin Koca:
Teşekkür ediyorum. Bununla ilgili bir çalışma yapıldığını daha önce söylemiş idim.Bu çalışma devam ediyor. Önümüzdeki haftalar bununla ilgili sayılar ve hangi alanlarda alım yapılacağı netleşmiş olacak. Bunun çok uzun süreceğini düşünmüyorum. Bu alımın bu yıl içinde gerçekleşeceğini, özellikle yeni açılan hastanelerimizle ile ilgili olacağını da söylemek istiyorum. Teşekkür ederim. Son soruyu alalım.
Selim Ercan – Yenibirlik Gazetesi
Efendim, şu anda Ro değeri kaç, teşekkürler.
Fahrettin Koca:
Ben teşekkür ediyorum. Ro değeri şu an düşüyor. Son, özellikle 2 hafta içinde giderek azaldığını ve 1’in altına doğru düştüğünü söylemek istiyorum ve bundan sonraki dönemde daha çok 1’in altında seyrederek bu vaka sayılarının azalacağını ifade edebilirim. Teşekkür ediyorum.
Özge Uyanık – Yol TV
Bu az önce bahsettiğimiz hasta ve vaka verileri ile ilgili, verilen sayılar sadece hastaneye yatan vatandaşları kapsıyorsa eğer, vaka sayıları hasta sayıların ortalama ne kadar üstünde, bunun verisini verebilir misiniz? Teşekkürler.
Fahrettin Koca:
Teşekkür ediyorum, bir daha söylüyorum. Hasta sayısı, sadece hastaneye yatan hasta sayısı değildir. Ben konuşmamda da ifade ettim. Hasta, semptomu olan kişilerden bahsediyoruz. Semptomu olan hastanede yatmayan ve semptomu olan hastanede yatan kişileri günlük hasta sayısı olarak vermiş oluyoruz. Teşekkür ediyorum.