Fahrettin Koca – 25.11.20

Metin video kaydı üzerinden transkripte edilmiştir, hata bildirimi için lütfen tıklayın.

19
Ağustos
2020
24
Haziran
2020
17
Haziran
2020
10
Haziran
2020
10
Haziran
2020

Görüyorum ki vatandaşımız, pozitif çıkan, evinde takip edilen, izolasyonda tutulan vakaların hepsinden haberdar olmak istiyor.

Vatandaşlarımızın talepleri doğrultusunda, semptom göstermeyen pozitif vakaları da günlük tabloda vermeyi planlıyoruz.

Bugün vaka sayısı olarak da , bugünün vakası 28.351

1. Bölüm

Aziz vatandaşlarım, değerli basın mensupları, 

Bildiğiniz üzere 2019 yılı Aralık ayından itibaren dünyayı etkisi altına alan bir pandemi ile mücadele ediyoruz. Dünya ilk defa pandemi ile karşılaşmıyor ancak bu pandeminin önceki pandemilerden bir farkı var. Grip ve veba gibi pandemiler bilinen hastalıklardı, etkenleri de biliniyordu. COVID pandemisine yol açan virüs insanlığın ilk defa karşılaştığı bir virüs. Her gün yeni bir durumla karşılaşıyor ve yaptığı hastalık tablosunun süreci sonuçlarını mücadele ederken öğreniyoruz. Tanıdıkça mücadele stratejimiz ve tedavi algoritmalarımız da değişebiliyor. Yeni test yöntemleri yeni tedavi önerileri ortaya çıkabiliyor. Teşhis kriterlerimiz değişiyor, tedavi yöntemlerimiz değişiyor, olgunlaşıyor. Bu sadece ülkemiz için böyle değil dünyada da bu şekilde seyrediyor. Bu çok hızlı seyir içinde geçmiş süreçler unutulabiliyor. Bir ülkenin çok yarar gördüğünü ileri sürdüğü tedaviyi bir başka ülke etkisiz ilan edebiliyor. Devlet başkanının överek kendisinin kullandığını söylediği bir ilacı uluslararası otoriteler etkisiz ilan edebiliyor. Bilinmezliklerin yanında firmaların, tanıtımların, piyasa dinamiklerinin de bu durumda rol aldığını görmezden gelemeyiz. Ülkeler sosyoekonomik düzeyleri geçmiş tecrübeleri ve mevcut imkanları ölçüsünde virüsle mücadele ediyor.  Bu yüzden tanı için uyguladıkları politikalar, bulaşmaya karşı aldıkları tedbirler, hastaların takibi, temaslı bulunması, toplum içinde risk yönetimi gibi hususlarda farklı uygulamalara şahit oluyoruz. Birçok ülkenin aksine Türkiye sağlık sistemi pandemiyi sürpriz olarak karşılamadı. Daha önce uygulamaya koyduğumuz Pandemik İnfluenza Ulusal Hazırlık Planı çerçevesinde proaktif davranmaya gayret ettik. Ülkemizde hastalık görülmesi üzerine yoğun bir mücadele dönemine girdik. Hastanelerde elektif vakaların (aciliyet gerektirmeyen ameliyat, muayene vb. tıbbi işlem) ertelenmesi, pandemi hastanelerinin ilanı, acil durum hastaneleri yapıp devreye alınması, pozitif bakanların izolasyonu,  temaslı takibi, karantina ve sınırlandırma önlemleri, yaşlı ve genç nüfusun sokağa çıkışının sınırlandırılması, seyahat yasakları ve kısıtlamaları, okulların ve üniversitelerin uzaktan eğitime geçmesi,  halka açık mekanlar ve etkinliklerin iptali başta olmak üzere hayatın hemen her yönüne yönelik çok çeşitli tedbirler hayata geçirdik. Tüm hastaları ve vakaları Halk Sağlığı Yönetim Sistemi (HSYS) ile merkezi olarak takip ve kontrol ettik. “Hayat Eve Sığar” (HES) mobil uygulamasını geliştirerek riskli bölge ve riskli kişilerin takibini yapmaya başladık. Bu veritabanımızı HES kodu uygulamasıyla kurumlarımızın entegrasyonuna açarak kendi tedbirlerini almalarını sağladık. Tanı kiti, koruyucu malzeme, ilaç ve solunum cihazı temini ve üretim kapasitesinin artırılması için bütün ülke kaynaklarını seferber ettik.  İhtiyaç duyan ülkelere hibe yardımında bulunduk.  Teknolojik ürün ihraç ettik.  Bir yandan dünyadaki aşı çalışmalarını takip ederken klinik çalışmalara ev sahipliği yaptık. Kendi aşımızı üretmek  için bilim adamlarımıza her türlü desteği sağladık. Eksik görülen altyapıları hızla tamamladık. Tespit edilen vakaların temaslılarını da bularak izolasyona alınmasını sağlamak üzere yaygın bir temaslı taraması, filyasyon ağı oluşturduk. Sağlık personelimizin yanında öğretmenlerimiz, din görevlilerimiz ve diğer kamu görevlilerimizle ekiplerimizi güçlendirdik. Bu konuda valilerimizin ve belediyelerimizin desteği ile oluşturulan motorize ekipler, salgın kontrolünde önemli rol üstlendi. Aile hekimleri ve çağrı merkezlerimiz vasıtasıyla izolasyondaki kişilerin düzenli takibi yapıldı, yapılmaya devam ediyor.  Türkiye yaygın filyasyon yapılması, vakaların hızlı tespiti,  ülke genelinde standart tedavi protokollerinin uygulanması, erken tedaviye başlanması, evde izole edilen hastalara ilaç temini ve tüm bu hizmetlerin ücretsiz gerçekleştirilmesi yönünden dünyada fark yaratan bir ülke oldu. 

Aziz vatandaşlarım,

Bildiğiniz gibi, tatil nedeniyle memlekete dönüşlerin olduğu ulaşımın arttığı Kurban Bayramı sonrası Anadolu’da hızlı bir artış yaşadık. Konya, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır başta olmak üzere birçok ilimizde hızlı artışlar gösterdik. Konya, Kayseri, Gaziantep, Diyarbakır, Batman, Van, Muş, Hakkari ve Ankara’da yüzde yüzü aşan artışlarımız oldu. Bölgelere bizzat giderek, yerel yöneticilerimizle illeri ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tuttuk; eksiklerimizi, hatalarımızı, ihmal ettiklerimizi en detayına kadar tespit etmeye çalıştık. Bunları giderici tedbirler için hem merkezi yönetim hem de yerel idarecilerimiz üzerine düşeni yaptı. Yerinde yaptığımız değerlendirmelerle yaz döneminin bitmesine bağlı artan seyahatlerin getirdiği ve öngördüğümüz artışların alınan tedbirler sayesinde kısa zamanda kontrol altına alındığını gördük. Semptomlulardan hızla numune alınması, test sonuçlarının hızlandırılması tedaviye erken başlama, filyasyon ekiplerinin artırılıp filyasyon süresinin kısaltılması, etkili temaslı takibi ve izolasyon gibi bilinen tedbirlerimizin yanında hastanelerimizde yoğun bakım kapasitelerini artırdık, ilave yataklar açtık. Çağrı sistemi kurarak haneleri arayıp sorguladık. Mobil doktor ekipleri ile evlere giderek hasta takibi yaptık. Mahallinde yaptığımız müdahalelerle hasta sayılarında dramatik düşüşler sağlandığını, hastanelerimizin yükünün hafiflediğini gördük. Mahalli sıkıntılara verilen ulusal desteklerle sorunların üstesinden birlikte geldik. Bu tedbirlerle hayatı kısıtlamadan, sokağa çıkma kısıtlılığı gibi yasaklayıcı önlemler almadan olumlu neticeler alabildik.

Değerli basın mensupları,

Bu arada toplumda sık tartışılan bir konuya da değinmek istiyorum. Temmuzdan sonra test yaptığımız grubun özelliği nedeniyle sadece semptomlu hastaları bildirdiğimizi ifade etmek için veri tablomuzda verdiğimiz sayının gerçek mahiyetinin anlaşılması adına “hasta” kavramını kullanmayı tercih ettik. Bu konuda birçok eleştiri ve ithamlara maruz kaldık. İleri sürülen iddiaların aksine, verdiğimiz verinin doğru anlaşılmasını sağlamayı amaçladık. Bu arada dünyadaki hasta karşılaştırmalarına uyum sağlamak ve sistemi riske eden durumu yansıtmak amacıyla hayati risk taşıyan ağır vakalarımızın sayısını da paylaşmayı tercih ettik. Bildiğiniz gibi hastanelerimize yük oluşturan, sağlık personelimizin insanüstü gayretlere çalışmasına yol açan, yer yer hastanelerimizdeki yoğunlukla bizi zor duruma düşüren, hastaneye yatma durumunda kalan hastalardır. En kritik olan ise ağır hastaların önemli bir kısmının takip edildiği yoğun bakım servisleridir. Bu yüzden hasta sayılarımızı ve ağır hasta sayılarımızı her gün eksiksiz kamuoyuyla paylaştık. Sağlık sistemimize esas yükü bunlar oluşturuyor. Bütün ülkelerde sağlık sistemlerini tehdit eden bu tür vakalardır. Ancak görüyorum ki vatandaşımız, pozitif çıkan, evinde takip edilen, izolasyonda tutulan vakaların hepsinden haberdar olmak istiyor.

Önümüzdeki günlerde kapasitemizi 200 binli rakamların üzerine çıkaracağız.

Pandemi seyrini daha iyi anlayabilmek, sağlık sisteminin verdiği yanıtı daha iyi kavrayabilmek, rehavete düşmemek için dikkatinizi günlük hasta sayılarına ve ağır hastalarımıza odaklamanızı tavsiye ederim. Alarm zilleri burada çalıyor. 

Bu vakalarla  ilgili her türlü bilgi sistemimizde kayıtlı.  Sadece bunlar değil, filyasyon ekiplerimizin tespit ettiği temaslılar da bunların takibi de anlık olarak sistemimizde işlenmektedir. HES kodu sorgulaması bu veritabanından yapılarak riskli kişiler tespit  edilebilmektedir. Güvenlik güçlerimiz,  kamu kurumlarımız, okullarımız, belediyelerimiz dahil toplu nüfus ile muhatap olan bütün kurumlarımız bu sisteme erişip sorgulama yapabilmektedir. Açık söylüyorum,  hasta olsun olmasın, bütün testi pozitif olanlar ve bunların temaslılarını HES kodu üzerinden sorgulamak mümkündür.  Test kapasitemizi çok hızlı artırmıştık. Bu konuda Dünya Sağlık Örgütü defalarca takdirlerini iletti. Halen kapasite artırmaya devam ediyoruz. Laboratuvar altyapısı yeterli olan bütün sağlık kuruluşlarımızı yetkilendirdik. Taramalar, toplu işyerleri, belli etkinlikler ve yurt dışına çıkanlardan sonra artık kendi isteğiyle vatandaşlarımız test yaptırabilmektedir. Bunu test sayılarının artışından fark ediyorsunuz. Önümüzdeki günlerde kapasitemizi 200 binli rakamların üzerine çıkaracağız. Test kapasitemizin geldiği nokta ve test politikamızın revizyonu konusu bilim kurulunda gündem oldu. Artık açık test politikasına geçtiğimiz kabul edilebilir. Daha önce de söylemiştim, bu politikanın tamamlayıcısı olarak, vatandaşlarımızın talepleri doğrultusunda, semptom göstermeyen pozitif vakaları da günlük tabloda vermeyi planlıyoruz. Bu arada hastanelerimizi dolduran, sağlık personelimizin gece gündüz bir mücadele etmesine neden olan yatan hasta sayılarımızdır. Pandemi seyrini daha iyi anlayabilmek, sağlık sisteminin verdiği yanıtı daha iyi kavrayabilmek, rehavete  düşmemek için dikkatinizi günlük hasta sayılarına ve ağır hastalarımıza odaklamanızı tavsiye ederim.  Alarm zilleri burada çalıyor.  

Bu hızlı artışla dünyada COVID ölümleri, bulaşıcı hastalıklara bağlı ölümlerin %12’sini buldu. Halihazırda 100 bini aşkın ağır vaka hastanelerde yaşam mücadelesi veriyor. 

Tekrar dikkatinizi çekmek istiyorum önce Anadolu illerimizi ardından ağırlıklı olarak ülkemizin batı yakasında hızlı artışlar oldu. İstanbul, Bursa, Kocaeli, İzmir üçüncü zirveyi yaşıyorlar. 

Aziz vatandaşlarım,

Görünen o ki hayatlarımızı bir süre daha sıkı bir disiplin altına almak zorundayız. Hastalıktan bizi koruyacağını umduğumuz aşı çalışmalarını takip ediyorsunuz. Dünyaya paralel olarak ülkemizde de 16 ayrı aşı çalışması yapılmaktadır. Dünyada tüm aşı platformlarında aşı adayları geliştirmeye çalışan ender ülkelerden biriyiz. Aşı adaylarımızdan bir tanesi klinik öncesi dönemi başarı ile tamamlamış ve gönüllüler üzerinde uygulanmaya başlamıştır. TÜSEB desteğiyle Erciyes Üniversitesi’nde geliştirilen aşının faz 1 çalışmasında 44 gönüllüye uygulama yapıldı, şu ana kadar ciddi bir yan etki görülmedi. İkinci doz aşılama 26 Kasım – 14 Aralık tarihleri arasında yapılacak. Nisan ayında ilk aşımıza kavuşmayı ümit ediyorum. Bakanlığımıza başvurarak Aşı Çalışmaları Değerlendirme Komisyonu’nda (AÇDK) değerlendirilen 15 aşı daha desteklenmeye devam edilmektedir. Aşı konusunda çalışma yapan ve AÇDK onayını alan bütün bilim adamlarımızı ayrım yapmaksızın destekliyoruz. Bu arada da, Çin ve Almanya kaynaklı aşıların ülkemizde de faz çalışmaları yapıldığını, bununla ilgili gelişmeleri kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bu yıl henüz bitmeden aşıya kavuşmanın ümidi içindeyim. Bir engel çıkmazsa sağlık personelimizden başlayarak bilim kurulumuzun belirleyici algoritma ile risk gruplarını kademeli olarak aşılamayı planlıyoruz.

Aziz vatandaşlarım değerli basın mensupları;

Ekimin ikinci haftasından itibaren salgın karşısında öncekilerden daha ciddi bir sınavdayız. Kış aylarının gelmesi birlikte insanların kapalı ortamlarda birlikte bulunmasının da getirdiği riskle, tüm dünyada adeta patlama şeklinde hızlı bir artış başladı. Virüs bulaştırıcılığından hiçbir şey kaybetmeden adeta kitlesel bulaşma dönemine geçti. Bugün itibariyle dünyada pozitif vaka sayısı 60 milyon oldu. Ölüm sayısı ise 1 milyon 400 bini geçti. Bu hızlı artışla dünyada COVID ölümleri, bulaşıcı hastalıklara bağlı ölümlerin %12’sini buldu. Halihazırda 100 bini aşkın ağır vaka hastanelerde yaşam mücadelesi veriyor. Son birkaç haftada tehdidin boyutu hızla artmıştır. Dünyada ilk zirvenin yaşandığı Nisan ayında günlük yeni vaka 80 bin civarında iken Kasım ayında günlük vaka sayısı 8 kat artarak 660 bini aştı. Yine Nisan ayında günde 8500 kişi bu hastalıktan hayatını kaybederken, içinde bulunduğumuz Kasım ayında günlük ortalama vefat sayısı 12 bine ulaştı. Bugün birçok ülke kapanma tedbirlerine ve hareket kısıtlamalarına yeniden başvurmak zorunda kaldı. Dünyadaki bu artışa paralel olarak ülkemizde önce İstanbul, İzmir, Bursa gibi batıdaki büyük illerimize başlayan artış trendi neredeyse bütün ülkeye yayılmış durumdadır. Her ne kadar güçlü alt yapımız ve fedakar çalışan sağlık personelimiz sayesinde bu artışı göğüsleyebilmiş durumda isek de gidişatı durdurmak için radikal tedbirlere başvurmamız kaçınılmaz olmuştur. Nitekim geçen hafta toplu mekanların çalışma saatlerinin kısıtlanması, hafta içinde belli yaş gruplarının, hafta sonunda genel sokağa çıkma kısıtlamaları dahil bir dizi kısıtlayıcı karalar uygulamaya kondu. Önümüzde milletçe teyakkuzda olmamız gereken günler var. İhmalkârlığa tahammül edebilme, rehavete kapılma lüksümüz yok. Tekrar dikkatinizi çekmek istiyorum önce Anadolu illerimizi ardından ağırlıklı olarak ülkemizin batı yakasında hızlı artışlar oldu. İstanbul, Bursa, Kocaeli, İzmir üçüncü zirveyi yaşıyorlar. Bütün sağlık çalışanlarımız seferberlik halinde. Arttırdığımız filyasyon ekipleri ev ev dolaşıyor, aile hekimlerimiz kendi listelerindeki kişileri takip ediyor, valilerimiz, kaymakamlarımız, belediyelerimiz, bu mücadeleyi desteklemek için ellerinden geleni yapıyor. Geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan tedbirlerin etkisini yakından takip ediyoruz. İstanbul dahil bazı illerimize artış hızlarında düşmeler görüldü, kısmi bir plato çizmeye başladıysa da erken dönem sonuçları konusunda henüz kesin bir yargıya varmak zor. Eğer tedbirlere tavizsiz bir şekilde uyarsak artışı durdurmamız mümkündür. Yeterince etkili olmazsa daha ağır kısıtlamaların yapılması kaçınılmaz olacaktır.

Son hafta içinde %50’nin üzerinde vaka artışı olan 15 ilimiz var. Hatay, Adana, Osmaniye, Mersin, Artvin, Edirne, Samsun, Kırklareli, Tokat, Trabzon, Aydın, Muğla, Zonguldak, Ordu, Çanakkale’de %50 ile %100 arasında artışlar oldu.

Alt yapımızın gücü yanında her kapasitenin de bir sınırı vardır. Lütfen istirham ediyorum, hiç kimse kendini mücadele sorumluluğu taşımaktan uzak görmesin. Hiç kimse “hasta olursam sağlık çalışanlarımız tedavimi nasılsa yapar” kolaycılığına düşmesin. Bu bir hak ihlalidir. Tedavilerimizi yapan sağlık personelinin ailelerinin yanına döndüğünde yorgunluktan onlara ayıracak vakitleri kalmadığını unutmayalım.

Kimse hastalanmasın hastalar iyileşsin diye canla başla mücadele eden sağlık ordumuz yıllık izinlerini bile kullanamamaktadır. Onların gücünün de bir sınırı olduğunu unutmayalım. 

Aziz vatandaşlarım,  değerli basın mensupları;

Pozitif  vakalarımız artıyor, ağır hastalarımız artıyor,  vefat sayılarımız artıyor,  bunu sürekli tekrarlayarak dikkatinizi çekiyorum, hasta sayıları,  ölüm sayıları üzerinden tartışmalarla toplumda güven sarsıcı polemikler ile harcayacak vaktimiz olmadığını düşünüyorum. Dönem birbirimizle uğraşma değil,  birlikte mücadele etme dönemidir. Bu kadar ciddi bir durum varken mazeret üretmeksizin sorumluluğumuzu bilmek, tedbirleri almak,  üzerimize düşen görevleri hakkıyla yapmak zamanıdır. Tüm sağlık çalışanlarımızla tepeden tırnağa ter dökerek gece gündüz bütün gücümüzle uğraş verdiğimiz test laboratuvarlarımızın tam kapasite ile ara vermeksizin çalıştığımız vakaların temaslıları için seferber olduğumuz bir dönemdeyiz. Salgınla mücadelede ulusal seferberliğin yanında il il dolaşarak yerel yöneticilerimizle yerinde değerlendirmeler yaparak mahalli  imkanları harekete geçirdiğimiz, yerel kaynaklarımızla  çözüm çabaları güçlendirmeye çalıştığımız,  elimizdeki her türlü aracı kullanmaya çalıştığımız günlerdeyiz. Son hafta içinde %50’nin üzerinde vaka artışı olan 15 ilimiz var. Hatay, Adana, Osmaniye, Mersin, Artvin, Edirne, Samsun, Kırklareli,  Tokat, Trabzon, Aydın, Muğla, Zonguldak, Ordu, Çanakkale’de %50 ile %100 arasında artışlar oldu. Antalya, Düzce, İzmir, Manisa ve Tekirdağ bu sınıra yaklaştı. İstanbul,  Bursa,  Ankara,  İzmir,  Kocaeli,  Gaziantep’te hasta yoğunluğu yönetebilmek için bütün sağlık kuruluşlarımız büyük çaba harcıyor.  Alt yapımızın gücü yanında her kapasitenin de bir sınırı vardır. Lütfen istirham ediyorum, hiç kimse kendini mücadele  sorumluluğu taşımaktan uzak görmesin. Hiç kimse “hasta olursam sağlık çalışanlarımız tedavimi nasılsa yapar” kolaycılığına düşmesin.  Bu bir hak ihlalidir.  Tedavilerimizi yapan sağlık personelinin ailelerinin yanına döndüğünde yorgunluktan onlara ayıracak vakitleri kalmadığını unutmayalım.  Sağlık çalışanlarımızın en büyük motivasyonu,  hasta sayısının giderek azaldığını görmektir. Kimse hastalanmasın hastalar iyileşsin diye canla başla mücadele eden sağlık ordumuz yıllık izinlerini bile kullanamamaktadır. Onların gücünün de bir sınırı olduğunu unutmayalım.  Onlara destek verelim,  kalabalıklardan uzaklaşalım, zorda kalmadıkça evde kalalım, eş dost akraba ziyaretlerini artık erteleyelim, yasaklamaları beklemeden hayatımızı tanzim edelim. Her bir vatandaşımızın var gücüyle mücadelemize destek vereceğine olan inancım tamdır. 

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

2. Bölüm

Özellikle vatandaşımızın tedavi noktasında hassasiyetle filyasyon ekiplerimizin ve doktor arkadaşlarımızın tedaviyi başlattıkları ve ısrarla ilaçları verildiği halde vatandaşlarımızın bu dönemde ilaçları kullanma noktasında çok hassasiyet göstermelerinin altını özellikle çizmek istiyorum.

Ben birkaç tablo ile genel durumu özetlemek istiyorum. 

Bu, (videoda gösterilen grafik)  bütün illerin,  her bir daire bir  ili gösteriyor, bütün illeri gördüğümüz bir tablo.  4’e bölünmüş olan bu tablonun sol üst boşluğuna özellikle yoğunlaştığını görüyoruz yani özellikle Türkiye’de – vaka bazlı bu – Türkiye’de  vakaların bütün illerde neredeyse arttığını,  ortalamanın da -ortada Türkiye en büyük yuvarlak olan-  ortalamanın üzerinde ciddi bir artış olduğunu,  en üstte Mersin, Edirne, Kocaeli, Bursa, Kırşehir, Hatay, Osmaniye, Adana’nın yüksekliğini gösteren ama sol tarafta olması ile zatürre oranının düştüğünü hepsinde gördüğümüz, yani tedavi ile her geçen gün zatürre oranının düştüğünü görüyoruz ama vaka sayısının bütün illerde neredeyse bir artış içinde olduğunu söyleyebilirim.  Özellikle vatandaşımızın tedavi noktasında hassasiyetle filyasyon ekiplerimizin ve doktor arkadaşlarımızın tedaviyi başlattıkları ve ısrarla ilaçları verildiği halde vatandaşlarımızın bu dönemde ilaçları kullanma noktasında çok hassasiyet göstermelerinin altını özellikle çizmek istiyorum.  Bu ilaçları kullanımı ile birlikte zatürre oranlarımızın ne kadar düştüğünü de özellikle görmüş oluyoruz, bu bizim için son derece önemli. 

Bunun dışında, doluluk oranlarına baktığımızda;

İstanbul’da yoğun bakım doluluk oranı  %70’lere dayanmış durumda, %69,5. Solunum cihazı doluluk oranı %41,8. Servis doluluk oranı %61,7 yani İstanbul’da her ne kadar %70’lerde ise de yoğun bakım doluluk oranının oldukça yükseldiğini, yer yer bazı  hastanelerimizde yoğun bakım sorunu yaşandığını biliyoruz ama toplamda bakıldığında %70  doluluk oranı olduğunu söyleyebilirim.  

Ankara’da ise servis doluluk oranı %62,3, yoğun bakım doluluk oranı %75,4. Solunum cihazı doluluk oranı %28,9. Ankara’da da yoğun bakım doluluk oranının arttığını çok rahat görmüş oluyoruz.  Burada %75, %25 yatağın boş olduğu anlamına geliyor ama bu %25 yatağın sadece COVID hastaları için kullanılmayacağını bilelim. Çünkü biz halen elektif vakaları – acil vakalar dışındaki vakaları-  da  bu dönemde tedavi etmeye devam ediyoruz,  müdahalelerini yapıyoruz,  ertelemedik,  yer yer bazı hastanelerimizde ve illerimizde pandemi hastanesi gibi değerlendirdiğimiz hastanelerimizde bunu yapıyoruz ama genel olarak böyle bir Nisan’da aldığımız karar gibi bir karar alınmadı,  bundan bu %25 gibi görünen boşluğun sadece COVID değil diğer hastalar için de kullanılıyor olacağını bilelim, o nedenle bu oranın önemli bir oran olduğunu da ifade etmek istiyorum. 

İzmir, yoğun bakım %76,6’ya kadar çıktı, servis doluluk oranı %58,3. Solunum cihazı 58,3. İzmir özellikle deprem sonrası dönemde de giderek -beklediğimiz bir şeydi –  giderek 2 hafta sonrası artışı  belirginleşti,  şu an İzmir’de ciddi anlamda vakanın arttığını, yer yer bazı hastanelerde sorun yaşıyoruz,  İzmir’de özellikle tedbirler noktasında hassasiyetle üzerinde durulması gerektiğinin altını da çizmek istiyorum. 

Bursa yine benzer bir ilimiz. Vaka sayısının da fazla olduğu, (yoğun bakım)  %75,8 doluluk oranı,  servis doluluk oranı %64,2. Solunum cihazı %36,6.  Özellikle Bursa’da şehir hastanesinin varlığı bizim bu anlamda var olan hastayı tedavi etmede büyük kolaylık sağlamakta. Bursa’da özellikle son 3 günden bu yana vaka sayısının bir azalış dönemine girdiğini söyleyebilirim. Ama bundan sonraki günler özellikle vatandaşlarımızın tedbirlere özellikle uymalarını, kalabalık ortamlardan kaçınmalarını,  zorunlu olmadıkça evden çıkmamalarını özellikle ifade etmek istiyorum. 

Gaziantep şu an üçüncü pikini (zirvesini) yaşıyor, bildiğiniz gibi gibi 5-6 hafta önce bir pik yaşamıştı,  Gaziantep’te o dönem vatandaşımızın da katılımıyla o dönemi başarıyla sonuçlandırmıştık. Ama son iki haftadan bu yana özellikle Gaziantep’te bir artış olduğunu görüyoruz.  5-6 hafta önceki artış kadar olmasa da önemli bir artış olduğunu, önümüzdeki 1 hafta 10 günün son derece önemli olduğunu,  Gaziantep’teki yoğun bakım doluluk oranı %73,1’e kadar çıktığını,  servis doluluk oranının ise %59,9 – %60 gibi –  solunum cihazı %35. 

Kocaeli bu anlamda vaka sayısının hasta sayısının önemli oranda artışının olduğu bir ilimiz. Yoğun bakım doluluk oranı %76,9. Servis doluluk oranı %69,5. Solunum cihazı %40,6. Son 5 günden bu yana Kocaeli’nde de artış hızının düştüğünü, eğer böyle devam ederse önümüzdeki 1 hafta 10 gün içerisinde bunun daha da belirginleşeceğini söyleyebiliriz. Özellikle vatandaşlarımızın Kocaeli’de bu noktada tedbirlere önümüzdeki günlerde daha yoğun bir şekilde hassasiyetle uymalarını söylemek istiyorum. 

Bugünün tablosuna baktığımızda ise ağır hasta sayımız 4641’e kadar çıktı.  29 Temmuz’dan bu yana neredeyse her gün ağır hasta sayısının arttığını biliyoruz.  Ve o günden bugüne -yani son 3,5 aydan bu yana-  ağır hasta sayımızda artış 8 kata yakın olmuş oldu. Hatta 9 kat, 500 küsurdu, 9 kat bugün.  Vefat sayımız 168, bugün en yüksek vefat sayımız. Bugünkü test sayımız 164.547. Bunu önümüzdeki günler, muhtemelen 1 hafta 10 gün içerisinde – bu anlamda hazırlıklarımızı yaptık – test sayısını 200 bine çıkarmayı hedefliyoruz. En erken dönemde,  iyileşen hasta sayımız da 3911.

Geçmişe dönük sorulabilir, geçmişe dönük olan rakamları da önümüzdeki günler zaten tabloda toplu olarak göstermiş olacağız. 

Gelecek dönemde de gerektiğinde taşıyıcı olan asemptomatik dediğimiz semptomu olmayan veya hafif geçiren kişileri de bildirmiş olacağız diye konuşmuş idik. Bu dönemde bilim kurulu ile görüşmelerimizde bundan sonraki süreçte vaka sayısını da vermeyi planladık. Bugünden itibaren bu vaka sayısı olarak bugünün vaka sayısını vermek istiyorum. 

Bunun dışında bugün konuşmada belirttiğim şekli ile vaka sayısını daha önce hasta sayısı olarak,  özellikle dünyada daha çok solunum sıkıntısı olan -Avrupa’da özellikle- hastalara test yapılarak o hastaların hastanede takibi yapılarak ve o hastaların da vaka olarak bildirildiği dönemde uyumu  sağlamak açısından, yani hastayı vaka olarak bildirdiği dönemde biz hasta kavramı ile vatandaşımıza  uyumlu sağlamak için bildirmiş idik. Ve gelecek dönemde de gerektiğinde taşıyıcı olan asemptomatik dediğimiz semptomu olmayan veya hafif geçiren kişileri de bildirmiş olacağız diye konuşmuş idik. Bu dönemde bilim kurulu ile görüşmelerimizde bundan sonraki süreçte vaka sayısını da vermeyi planladık. Bugünden itibaren bu vaka sayısı olarak bugünün vaka sayısını vermek istiyorum.  Yani hasta sayımız 6.814, sadece hastaneye yatan hastalar değil, hastaneye yatan artı zatürre ve benzeri semptomları ile takip ettiğimiz hasta 6.814. Daha önce de konuşmalarımda da zaten belirtmiştim, %80’e yakını asemptomatik, hafif geçiren hastalarımız olmakta.  Sağlık kuruluşlarına daha çok %20’ye yakın kısmı takip edilen hasta grubuna giriyor. Bugün vaka sayısı olarak da , bugünün vakası 28.351 Yani toplam vakamız, bugün itibarıyla 28,351.  Bugün hasta sayımız ise -ikisini bir arada vermeyi düşünüyoruz, yani toplam günlük vaka sayısı,  yani pozitif olan herkes, artı,  hasta sayısı olarak da ayrıca bu sütunu da devam etmeyi düşünüyoruz,  ikisini de bundan sonraki tabloda yarından itibaren görmüş olacağız. Bugünkü vaka sayımız 28.351.  Tabii biz, hastalar dışında yani 6814 kişi dışında, 28.351, ki o durumda  21 bini geçen vakamızı da hepsini sistemimizde kayıtlı, ve bu kayıtlı olan kişilerin hepsi izole ediliyor.  Hepsi filyasyon yapılarak temaslıları tespit ediliyor, temaslıları dahil olmak üzere hepsi izole edilmiş oluyor, hergün çağrı sistemi ile aranarak, aile hekimliği üzerinden de ayrıca aranarak, semptomu olduğunda o durumda semptomlu hasta sayısına ilave edilerek tedavisi yapılmış oluyor, HES sistemine de  bu kişilerin hepsi bugüne kadar da kayıtlıydı.  Dolayısıyla bu anlamda herhangi bir sorun takipte salgının seyrinde herhangi bir eksiklik asla yapılmamış oldu. Geçmişe dönük sorulabilir,  geçmişe dönük olan rakamları da önümüzdeki günler zaten tabloda toplu olarak göstermiş olacağız.  Artı, bugüne kadar bu şekilde verilmiş olması aslında bizim aleyhimize olan bir durumdu, yani ölüm sayılarımızı ölüm oranımızı – ki başarıda en büyük  parametrelerden birisi – ölüm oranımız payda küçüldüğü için yükseliyordu. Artı ağır hasta sayımız da oran olarak yükseliyordu. Dolayısıyla bu anlamda başarıyı da gölgelemiş oluyordu. 

Teşekkür ediyorum, sorularınızı alabilirim.